Coğrafyası

 

ÇUKURKÖY COĞRAFYASI

 

Çukurköy, Akkuş ilçe sınırlarının orta güneyine düşer, yer yer eğimli bir arazi üzerinde kurulmuştur. Doğusunda Ketendere, batısında  Çavdar ve Kuşçulu, kuzeyinde Ormancık ve Kuşçulu, güneyinde Gedikli ve Çavdar köyü toprakları ile çevrili olup, 8.225 km2’ lik bir yüzölçümüne sahiptir.

 

 

Köyün akarsuları ve su kaynakları azdır. Kösekahya mahallesinden inen bir dere (Say deresi) Kiren mahallesinde, Çavdar köyü tarafından gelen bir dere ile birleşip Cingilü deresine karışır. Kösekahya mahallesinden gelen derenin sularından yaz aylarında faydalanmak üzere Kiren mahallesinde küçük bir sulama göleti yapılmıştır. Ketendere köyü topraklarından gelerek Çukurköy topraklarıyla bir sınır oluşturan Ketendere deresi de Cingilü deresine karışır.  Ketendere deresi üzerinde günümüzde aktif olarak kullanılmayan 4 adet su değirmeni bulunmaktadır. Belli bir yaşın üzerindeki her insan (50-60 yaş üstü) bu değirmenlerle ilgili farklı anlatmalara sahiptirler. Ayrıca Cingilü deresi ile Çavuşgil-Mocuklu Deresi de Cingilü deresine Karışır. Cingilü deresi derin bir vadi içinde aktığı için tarımsal sulamada yararlanılmamaktadır. Irmakta  sazan ve alabalık yetişmektedir.

 

 

Köy sınırları içinde orman alanı yüz ölçümüne oranla oldukça azdır. Ormanların bu kadar az olmasının sebebi yıllarca bilinçsiz bir şekilde daha çok yakacak amaçlı yapılan kesimlerdir. Son yıllarda bu bilinçsiz kesimin azaldığı ifade edilmektedir. Bunun nedeni olarak ormanlarda artık kereste yapılabilecek irilikte ağacın kalmayışı ve köyde nüfusun giderek azalmasının yanında devlet korumasının ciddi bir şekilde uygulanmaya başlanması gösterilmektedir. Ormanlık alanlar yaklaşık 905 dekarlık bir kısmı kaplar 400 dekarlık bir kısım ise çayır ve meralar ile kaplıdır.

 

Köyün bitki örtüsünü ise kayın, pelit, meşe, çam gibi ağaçlar oluşturmaktadır. Bitki örtüsü içinde geniş yer tutmamakla birlikte kızılcık, töngel (muşmula) ve çeşitli dikenli, otsu bitkilere de rastlanmaktadır.

 

     

 

Köy topraklarında görülen iklim: Yazlar kurak ve sisli kışları kar yağışlı ve ılık en fazla yağış ilk ve sonbahar da alır.

 

Köyün Cami Yanı adı verilen mevkiinde 2 adet küçük göl bulunmaktadır. Bu göller doğal olarak oluşmuştur. Bu göllerden birisi  sazlık da denebilecek otlarla kaplı olup, özellikle mayıs ayı içerisinde gölde su birikimi en yüksek düzeye ulaşmaktadır. Yaklaşık derinliği 1 m civarındadır. Bu gölde mayıs ve haziran aylarında siyah renkli yaklaşık 3-4 cm uzunluğunda sülükler bulunmaktadır. Bu sülüklerin şifalı olduğuna inanılmaktadır. Mayıs ayında bacaklarında ve kollarında ağrılardan şikayetçi olan kadınlar, bu göle gelerek ağrıyan yerlerine sülük koymaktadırlar. Bu sülüklerin kan emici özelliği olduğu bilinmektedir. Bunlar kendileri vücuttan ayrılmadıkça kolay kolay alınamamaktadır.Diğer köylerden de bu göle gelenler olmaktadır.  Ağustos ayında göl kurumaktadır. Bu göle yakın mesafede Kuruca gölü bulunmaktadır. Bu göllerin yüzölçümü ve derinlikleri birbirine çok yakındır. 1-2 dekar  olabilecek büyüklüktedirler. Suyu çok fazla yükselmediği için göl Kuruca adını almıştır.

 

Çukurköy halkı, hayvansal ürün ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla hayvan beslemektedirler. Bu nedenle köyde bulunan başlıca hayvanlar koyun, keçi, sığır, manda at ve eşektir. Köyde son zamanlarda arıcılık başlamıştır.

 

     

 

ARAZİLERİN EĞİMLİ VE YAMAÇ OLDUĞU İÇİN

HALA KAĞNI ARABASI KULLANILMAKTADIR.

RESİMLERDE DE GÖRÜLDÜĞÜ GİBİ

KÖYÜN ARAZİLERİ MEYİLLİ VE GENELLİKLE TAŞLIDIR.

 

 

KÖYDEKİ  ESKİ  EVLERİN  ÖZELLİKLERİ

 

  

 

Köyde bilimsel anlamda bir mimari yapıdan söz edilemez. Köydeki yapılar köyde yetişen ahşap ustaları denilebilecek kişiler tarafından yapılmaktadır. Yapılar genellikle dört köşe kare bazen de  dikdörtgen biçiminde olabilmektedir. Yapı malzemesi ağaç ve taştır.

 

Yapılış şekline göre kez veya direk üstü olarak adlandırılan evler çatı şekline göre de beşik üstü veya çadır ayağı şeklinde adlandırılır. Kez biçimine göre yapı; evin boyutuna göre seçilen ağaçlar, köşelerde üst üste geldikleri yerde her iki ağacın birbirine uygun şeklinde yontularak arasında açıklık kalmayacak şekilde yerleştirilmesiyle yapılır. Bu ağaçlar genellikle çok büyük ağaçlar olup, pelit veya çam olması önemli özellik sayılır. “Kez”, yapılarda kullanılan ağaçların üst üste gelen yerlerinde balta, keser, testere gibi aletlerle yapılan oyuklardır. “Direk üstü”, bu tür yapı günümüzdeki anlayışa  yakın yapı şeklidir. Evin yapılacağı alanda temel kazısı yapıldıktan sonra evin büyüklüğüne göre direk yerleri ve sayıları tespit edilir. Bu direkler iki şekilde adlandırılır. Ana ve yan direkler. Ana direklerin üzerine oturtulacağı “dokurcum taşı” denilen büyük, bir tarafı mümkün olduğunca düz taşların üzerine dikilen ana direkler genellikle iki-iki bucuk metre arasında yüksekliktedir. Bu şekildeki direklerin üzerine kolon yerine seçmek üzere her cepheye iki adet ağaç yerleştirilir. Alttaki direklerin üzerine denk gelecek şekilde ve aynı sayıda yeni direkler dikilir. Köşegenlerin kesiştiği, yere diğer direklerden daha kalın tek bir direk dikilir. Bu direğe “baba direk” denir. Bu direğin üzerinden köşelere birer ağaç uzatılarak yerleştirilir. Bu şekilde temel yapı oluşturulur. Daha sonra da direklerin arası birinci kat taş veya ağaçla, ikinci kat ise ağaçla tamamlanır. Bu tür çatılara “çadır ayağı” denilmektedir. Diğer şekilde çatının şeklinin beşiğe benzetilmesi dolayısıyla da beşik üstü denilmektedir. Bu tür çatı, kez veya direk üstü binalarda kullanılabilmektedir. Çatılarda örtü malzemesi olarak yonga denilen örtü malzemesi kullanılmaktadır.

 

Ancak günümüzde gerek ormanların yok olma noktasına gelmesi gerekse çok emek ve para istemesi dolayısıyla bu tür örtü malzemesi kullanılmamaktadır.

 

Genel olarak evlerin temel özelliği iki katlı olup, birinci kat ahır, ikinci kat ise mesken olarak kullanılmasıdır. Evlerin yapımında herhangi bir süsleme ya da farklı adlandırılmalara rastlanılmamaktadır.

 

Köy evlerinin ahşaptan olmasından dolayı marangozluktan çok kaba ahşap ustalığı karşımıza çıkmaktadır. Marangozluk daha çok kapı çerçeve yapımı olarak ve basit el aletleriyle yapılan işler olarak ortaya çıkmaktadır. Ancak son yıllarda bu tür marangozlukta yerini yavaş yavaş beton, tuğla ve briket ustalığına bırakmış durumdadır.

 

Kaynak kişinin verdiği bilginin de gösterdiği gibi evlerin ahşaptan yapılması beraberinde marangozluğu da getirmiştir. Ancak betonarme evlerin yaygınlaşması marangozluğun eski önemini kaybetmesine sebep olmuştur.

 

     

 

 

AKARSULAR, GÖLLER, SULAMA GÖLETİ ve DEĞİRMENLER

 

DERELERİMİZ

 

CİNGİLİ DERESİ: Ketendere deresi, kemah köyü  dereleri, cingili deresi ve mocuklu deresi ile beslenen dere söz konusu suları toplayarak Kuşculu köyü Sevkili mahallesinden damuz ırmağına kadar devam eder burada iki dere  birleşir. Şu an için bu derelerin birleşim yerine baraj yapılmaktadır.

 

Köyün akarsuları ve su kaynakları azdır. Kösekahya mahallesinden inen bir dere Kiren mahallesinde, Köyün güneyinden Çavdar Köyü sınırlarından gelen Ayı deresi Cingilü deresine  karışır.

 

Ketendere köyü topraklarından gelerek Çukurköy topraklarıyla bir sınır oluşturan Ketendere deresi de Cingilü deresine  karışır.

 

     

 

GÖLLERİMİZ

 

Köyün Cami yanı adı verilen mevkiinde 2 adet küçük göl bulunmaktadır.

 

Bu göller doğal olarak oluşmuştur.

 

Bu göllerden birisi  sazlık da denebilecek otlarla kaplı olup, özellikle mayıs ayı içerisinde gölde su birikimi en yüksek düzeye ulaşmaktadır. Yaklaşık derinliği 1 m civarındadır. Bu gölde mayıs ve haziran aylarında siyah renkli yaklaşık 3-4 cm uzunluğunda sülükler bulunmaktadır. Bu sülüklerin şifalı olduğuna inanılmaktadır. Mayıs ayında bacaklarında ve kollarında ağrılardan şikayetçi olan kadınlar, bu göle gelerek ağrıyan yerlerine sülük koymaktadırlar. Bu sülüklerin kan emici özelliği olduğu bilinmektedir. Bunlar kendileri vücuttan ayrılmadıkça kolay kolay alınamamaktadır.Diğer köylerden de bu göle gelenler olmaktadır.  Ağustos ayında göl kurumaktadır.

 

Bu göle yakın mesafede Kuruca gölü bulunmaktadır. Bu göllerin yüzölçümü ve derinlikleri birbirine çok yakındır. 1-2 dekar  olabilecek büyüklüktedirler. Suyu çok fazla yükselmediği için göl Kuruca adını almıştır.

 

Çukurköyde bulunan sülüklü göl

 

 

SULAMA GÖLETİ

 

Kösekahya mahallesinden gelen derenin sularından yaz aylarında faydalanmak üzere Kiren mahallesinde küçük bir sulama göleti yapılmıştır. Gölet 350 m3 kapasiteye sahip olup, yaklaşık 2000 dekar arazinin sulanmasında   köye yararlı olmaktadır.Ancak bu kaynaktan yapılan sulamanın tarımsal faaliyetlere katkıda bulunmasının yanı sıra sulama sisteminin arazinin yapısına uygun olmaması nedeniyle ciddi bir erozyona sebep olduğu görülmektedir.  Kiren mahallesinde 1250 m uzunluğunda bir sulama kanalı, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından yapılan ve 325 ton su depolayan bir havuz bulunmaktadır. Köylüler bu havuzdan kendi aralarında belirledikleri sıra ve süreye bağlı olarak yararlanırlar.Herhangi bir ücret ödemezler. Havuz ve deponun bakım ve onarımı köylüler tarafından yapılmaktadır. Bu havuz ve depo 1978 yılında yapılmıştır.

 

 

 Su Değirmeni

 

SU DEĞİRMENLERİ

 

Ketendere deresi üzerinde günümüzde aktif olarak kullanılmayan 4 adet su değirmeni bulunmaktadır. Belli bir yaşın üzerindeki her insan (50-60 yaş üstü) bu değirmenlerle ilgili farklı anlatmalara sahiptirler. Mocuklu Mahallesinde olan en aşağıdaki su değirmeni istenirse çalışır duruma getirilebilir.

 

Cingili Mahallesinde ( kemah köyüne yakın bölgede) birkaç köyün ortak kullanımı için yapılan Su Değirmeni bulunmaktadır. ( Kemik değirmeni)

 

 

 

 

 

 ELEKTRİKLİ DEĞİRMEN

 

Köyde üretilen tahıl ürünlerinin un, aşlık, kepek ve hayvan yemliği olarak hazırlanması için köye elektrikle çalışan bir değirmen yapılmıştır. Bu değirmen sadece köy halkının değil çevre köylerinde ihtiyaçlarını karşılamaktadır.

 

Köye ait olan bu değirmen köy adına yıllık kiraya verilir. Değirmenin şimdiki durumunu sorarsanız ne yazık ki atıl durumda olup, kullanılmamaktadır. Bu Değirmenin tekrar çalışır duruma getirilmesi için gerek siyasi, gerek bürokratik girişimler ne yazık ki sanki Akkuş’ta bir duvara çarparak sonuç alınmasına engel olmuştur. Yapılmasında büyük emek harcayan köyümüz muhtarlarından Yusuf  KAYA bu günleri görse herhalde çok üzülür ve kadir-kıymet bilmeyenleri asla af etmezdi. Bu durum Çukurköy tarihinde elbet bir gün yerini alacaktır.

 Tüm engellemelere rağmen acilen çalışır duruma getirilmesinde fayda görülmektedir.

 

 

 

 

 

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*

*